TR
Booking.com
Booking.com
Booking.com Booking.com
Haberler
Anket
Gökçeeada'da Hangisini Yapmayı Tercih Edersiniz?
'Gökçeadalı Beşiktaşlı Hristo' veya 'Bir Sahtekârlığın Şaşırtıcı Hikâyesi!'
Konuk Yazar
 
Araştırma ve haber: Tuğrul YENİDOĞAN
 
2003 yılı...
 
Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli'nin çekimlerini tamamlamışız, gece gündüz demeden montajıyla uğraşıyorum...
 
O dönemde Beşiktaş yönetim kurulunda görev yapan bir arkadaşım aradı:
 
"-Serdar başkan soruyor, Hristo ile de çekim yaptınız mı?"
 
Önce bir afalladım... "-Hangi Hristo?" diye soruverdim...
 
"-Şu ünlü sağbek Hristo..."
 
"-Başkana selam söyle... "Çekim için mezarlığa mı gideyim?" diye sor... Benim bildiğim Hristo, 20-25 sene önce öldü..."
 
"-Olur mu, yaşıyormuş... Gökçeada'dan kulübe telefon ettiler. Oradaymış... Gazeteler de yazmış... Röportajları çıkmış..."
 
"-Kusura bakma arkadaşım, birileri, birilerini fena halde işletmiş... Süleyman abiyle oturup, o dönem futbol oynamış ve hayatta olan futbolcuların tek tek listesini çıkarttık... Hristo öleli çok olmuş..." diye cevap vererek konuyu kapattım... Yönetici arkadaşım da ikna olmuş olmalı ki, fazla üstelemedi...
 
Sonraları da o yoğun çalışma temposu içerisinde bütünüyle aklımdan gidiverdi... Bir daha üzerinde durmadım...
 
Ta ki, geçtiğimiz hafta Gökçeada'ya yolu düşen bir dostum bana bir takım fotoğraflar ve "Bir tarih, Beşiktaşlı Hristo... Tarihimize sahip çıkalım!" konulu bir e-posta gönderinceye kadar...
 
1979'da VEFAT EDEN BEŞİKTAŞLI HRİSTO DİRİLMİŞ, SAKIZLI MUHALLEBİ SATIYOR!
 
Arkadaşımın gönderdiği fotoğraflara baktım. Mekanın tabelasında "BEŞİKTAŞLI HRİSTO!" yazıyor...
 
Ancak "Beşiktaşlı Hristo" olarak dükkanının önünde poz veren şahıs, benim fotoğraflarından hatırladığım ünlü futbolcuya hiç ama hiç benzemiyor...
 
Bir kere Beşiktaşlı Hristo, rakip forvetlere kan kusturan son derece "iri yarı" bir adamdı. Bu fotoğraflardaki "Çakma Hristo" ise ufak tefek bir adam...
 
Durumu hemen anladım...
 
Arkadaşı telefonla arayıp, söz konusu mekânın duvarlarında "futbolculuk dönemine ait, Beşiktaş formalı" fotoğrafların asılı olup olmadığını sordum...
 
Yokmuş!
 
Kendini "Beşiktaşlı Hristo" olarak tanıtan şahsa sorduğunda "Beşiktaş formasıyla fotoğraflarım yanımda değil... Bir gün getirir gösteririm... Bakın size askerlik fotoğrafımı göstereyim. İkinci Dünya savaşı yıllarında Türk ordusunda 3 yıl 9 ay askerlik yaptım..." diyerek konuyu geçiştirmiş...
 
Olacak şey değil! Beşiktaş'ta yıllarca top koşturacaksın, "Beşiktaşlı Hiristo" diye nam salacaksın, muhallebi ve kahve sattığın mekanına "Beşiktaşlı Hristo" diye tabela asacaksın, mekanının duvarlarına futbolculuk dönemine ait bir tane fotoğraf asmayacaksın! Hiç olur mu?
 
1965-66, 1966-67 sezonları şampiyonu Beşiktaş'ın sağ açığı Coşkun (Ehlidil) ağabeyin Balıkesir'de "Beşiktaşlı Coşkun" diye köftecisi vardı... Ziyaret edenler duvarlarının nasıl fotoğraflarla dolu olduğunu hatırlarlar... Bırakın Beşiktaşlı eski futbolcu olmayı, efsane Amigo Kafa Sabahattin'in Beşiktaş çarşısındaki köftecisini ziyaret ettiniz mi? Duvarlarını süsleyen fotoğraflarla Beşiktaş müzesini aratıyor mu?
 
Neyse, Gökçeada'da bulunan arkadaşımdan, "Sahte Hristo"nun "askerlik fotoğrafı" da olsa, 1940'lı yıllara ait gençlik fotoğrafını çekip göndermesini rica ettim... Gelen fotoğrafı da "Beşiktaşlı Gerçek Hristo"nun 1940'lı yıllardaki fotoğraflarıyla karşılaştırdım... Olacak şey değil...! Bu adam, bunca zamandır kendisini ziyarete gelen, üstelik bir kısmı da gazeteci olan yüzlerce kişiyi aldatmayı nasıl başarmış?
 
FİTİLİ YENİ ŞAFAK ATEŞLEMİŞ, MİLLİYET, HÜRRİYET, ZAMAN, AKŞAM GAZETELERİ ve BİRÇOK DERGİ HİÇ ARAŞTIRMADAN "YALANIN" ARKASINDAN GİTMİŞ!
 
2000'li yıllarda ortaya çıkan ve kendini "BEŞİKTAŞLI HRİSTO" olarak tanıtan bu şahıs, bu yalanını yaymakta nasıl mı başarılı olmuş? Elbette ki, en ufak bir araştırma yapma gereği duymadan duydukları her şeyi okuyucularına aktaran bazı meslektaşlarımız yardımıyla...
 
İşte 4 Haziran 2003 tarihli YENİ ŞAFAK gazetesinde yayınlanan haber:
 
BEŞİKTAŞLI KAPLAN!
 
100. yıllarını şampiyonlukla süsleyen Beşiktaşlıların, zafer sarhoşluğu ile eski emekçilerini unutmayacaklarından kuşkumuz yok.
 
Yönetim bu duyarlılığı şampiyonluk öncesinde yapılan TV programları, paneller ve çeşitli kutlamalarda göstermiştir.
 
Unutulan olamaz mı? Size, Beşiktaş'ın Sayın başkan Serdar Bilgili'nin doğumundan önceki tarihlerde kara kartallarda top koşturmuş, belki hayattaki en yaşlı sadık emekçilerinden birine değinmek istiyorum.
 
Türkiye'nin en batısında, geleneklerinden hiç kaybetmemiş doğa güzeli Gökçeada'nın bir Rum Köyü olan Zeytinli'de, kapısının üstünde "siyah-beyaz" gururla taşıdıgı "Beşiktaşlı Hristo" levhasıyla tipik bir Rum-Türk Köy Kahvehanesi işleten Hristo KAPLAN.
 
Tevellüt 1920, yani 83 yaşında, mavi gözlü, kır saçlı, iri kıyım sportif yapıda gerçek bir kaplan. 40 - 45 kişilik bu Rum köyünde Sn. Patrik'in evinin altında tertemiz, eşinizle ziyaret edebileceğiniz o eski Beyoğlu'ndaki sık 'Cafe' havasını yaratan Kaplan, meşhur 'dibek kahvesini' ve kendi reçetesiyle hazırladığı muhteşem lezzetli 'Vavaruaz, Kremkaramel, Kazandibi sakız muhallebisi ve şekerparelerini' sunuyor.
 
Kahvede bir tarafta Patrik'in babasının resmi, hemen yanında Beşiktaş'ın 2002/2003 sezonu şampiyon takımının Lucescu'lu kocaman resmi asılıyor.
 
Kaplan bir zamanlar Arnavutköy'de o eski Kuyu Restaurantı işletmiş. Sonra Yunanistan ve sonunda eşiyle ata toprakları Gökçeada'ya dönüş.
 
Kaplan'ın kara kartalda sağbek olarak oynadığı yıllar 1939 - 1940. Beşiktaş'a Beyoğluspor'dan şimdi Yunanistan'da yaşayan santrhaf Todori Maruli ile birlikte transfer olmuş. Sonra II. Dünya Savaş yıllarında Kaplan Türk ordusunda 3 yıl 9 ay hizmet veriyor ve bu arada da Ankara Havagücünde top koşturuyor.
 
"Biz ruhumuzla oynardık. Bugün o ruh halini bir İbrahim'de görüyorum" diye ekleme yapmadan da geçemiyor genç Kaplan.
 
Kaplan'ın Zeytinli'deki kahvesinde Yunanlı turist eksik olmuyor. Son dönemlerde her iki ülkenin siyasilerinde yaşanan esneklik, genç nesile pozitif yansımış durumda. Frekanslar aynı, onlar aynı şeyleri paylaşıyorlar.
 
Bizim tanıdığımız Sn. Başkan Bilgili, menecer Sinan Engin ve duyarlı Beşiktaş'lılar Kaplan'ı muhakkak arayacaklar, gönlünü (!) alacaklar ve kutlamalara O'nu kendileri getireceklerdir. (Tel. 0286/8872231).
 
Eskiler duyarlı olur. Hele Kaplan olanlar. 100. yıl kutlamalarında Kaplanlar unutulmamalı...
 
04.06.2003 / Yeni Şafak Gazetesi / Hasan Ötkün
 
"GERÇEK BEŞİKTAŞLI HRİSTO"NUN SOYADI "KOSTANDA", "ÇAKMA HRİSTO"NUN SOYADI "KAPLAN"!
 
Yukarıdaki "Yeni Şafak" haberi, Türkiye'de gazetecilik mesleğinin nasıl icra edildiğine dair tam bir ibret vesikasıdır!
 
Neden mi?
 
Yahu kardeşim, ortalığı ayağa kaldırmışsın... Beşiktaş başkanını ve menajerini göreve çağırmışsın... Bunları yapmadan önce, hayat hikâyesini aktardığın efsane futbolcunun soyadını öğrensene... KAPLAN da nereden çıktı? Beşiktaşlı bir tane HRİSTO var... Onun da soyadı KOSTANDA!
 
2003 yılında, üzerinde Beşiktaş'ta forma giymiş tüm futbolcuların adlarının yer alacağı "100. YIL FORMASI" için bir çalışma yapmıştık. Kulüp arşivlerini ve sicil kayıtlarını tek tek tarayarak, Beşiktaş A takımında 1 maç dahi forma giymiş tüm futbolcuları listelemiştik... Formanın üzerinde 700 aşkın futbolcu ismi yer alırken, bir tek Zalad'ın ismini listeden çıkarmıştık....
 
40'lı yıllarda siyah beyazlı formayı giymiş tek bir Hristo var: HRİSTO KOSTANDA! Hristo Kaplan adında herhangi bir futbolcu olmadığı gibi , soyadı "Kaplan" olan bir futbolcu da yok!
 
Hadi bunları bilmiyorsun, karşındaki sahte efsanenin  "MANTIK DIŞI" beyanlarda bulunmasını da mı fark edemedin?
 
Adam "Beşiktaş'ın peş peşe şampiyon olduğu altın dönemde forma giyen Hristo olduğunu" iddia ediyor...
 
Beşiktaş'ın 5 yıl üst üste şampiyon olduğu o altın dönemi hangi yıllar? 1939-45 yılları, yani 2. Dünya Savaşı yılları...
 
Tamam da, bu adam aynı röportajın içerisinde "2. Dünya savaşı yıllarında 3 yıl 9 ay boyunca askerde olduğunu" beyan ediyor...
 
Nasıl oluyor?
 
Futbol mu oynamış, askerlik mi yapmış?
 
Buna da mı uyanamadın?
 
Duvara asılmış bir Beşiktaş takım posterine dayanarak "BEŞİKTAŞ'IN KAPLANI" diye hikâye yazılır mı? Bir gazetede köşe sahibi olup, okuyucuyu yanıltmak ve aldatmak bu kadar kolay mı?
 
Ne diyor ortaya çıkardığın Beşiktaş'ın Kaplanı: "Beşiktaş'a Beyoğluspor'dan şimdi Yunanistan'da yaşayan santrhaf Todori Maruli ile birlikte transfer oldum!" diyor...
 
Yani adam her ağzını açışta başka bir pot kırıyor! Başka bir yalan uyduruyor...
 
Todori Maruli Beyoğluspor'dan Beşiktaş'a 1949 yılında transfer oldu... Beşiktaş'ta tek sezon, 1949-50 sezonunda forma giydi... Beşiktaşlı Hristo ile Todori Maruli, bırakın birlikte transfer olmayı, aynı dönemde futbol dahi oynamadılar... Aralarında en az 10 yaş fark var... Palavranın da bu kadarı olur mu?
 
Ve gelelim sormadan edemeyeceğimiz bir soruya:
 
 
Spor dünyasının biraz içinde olan herhangi biri Beşiktaşlı HRİSTO KOSTANDA'nın, bayan Voleybolumuzun en önemli isimlerinden VİOLET KOSTANDA'nın babası olduğunu bilir... Bir telefon açıp ona da mı sormak kimsenin aklına gelmedi?
 
Gazetecilik mesleği bu kadar ucuzladı mı?
 
İşte, değerli basınımızda yer bulan "SAHTE HRİSTO" haberlerinden birkaç örnek daha:
 
Gezimiz bitince bu kez Beşiktaşlı Hristo'nun kahvesinde yorgunluk attık. Fener Rum Patriği'nin evinin altındaki bu kahvenin bütün duvarları Beşiktaş posterleri ile donatılmıştı. Kahvede bizden başka üç kişi daha vardı. Kimse kimseyle konuşmuyordu. Hepsi gözlerini duvara dikmiş düşünüyorlardı. Adalılık böyle bir şey olmalıydı. Acele etmeyeceksin ve hep düşüneceksin!.. Hristo'nun kahvesi kadar tatlıları da meşhurmuş. Bavaruaz, krem karamel ve sakızlı muhallebi. Kendisi yapıyormuş. Zeki dayanamadı iki tane krem karameli bir acele mideye indiriverdi.
 
18.04.2004 / Hürriyet Gazetesi / Mehmet Yaşin
 
Madamın dibek kahvesini içtikten sonra soluğu Beşiktaşlı Hristo'nun yanında alıyoruz. Almamak mümkün mü? Köyün girişinden itibaren her yerde siyah-beyaz tabelada bu ismi görünce ister istemez merak ediyorsunuz. Taşlı yolları geçince karşınıza daracık sokakta, küçük bir Rum evi çıkıyor. Evin önündeki sandalyede ak saçlı ama oldukça diri görünen bir adam tatlı Rum aksanıyla hoş geldiniz diyor ve Beşiktaşlı Hristo'nun nereden geldiğini biz sormadan anlatmaya başlıyor. Meğerse şimdi 88 yaşında olan Hristo, 1940 ile 1950 yılları arasında Beşiktaş'ta futbol oynamış. Hakkı Yeten'le aynı dönemde Beşiktaş forması giymiş. Futbolu bıraktıktan sonra 33 yıl Avrupa'nın değişik ülkelerinde yaşamış ve 2001 senesinde doğduğu topraklara, yani Gökçeada'ya kesin dönüş yapmış. Evini de kafeterya haline getirip hem müşterilerine eşinin yaptığı nefis Rum tatlılarından yediriyor hem de Beşiktaş günlerini konuşuyor. Beşiktaş'ın efsane başkanı Süleyman Seba'dan da bahsetmeden yapamıyor yaşlı Hristo.
 
19.07.2008 / Zaman Gazetesi Cumartesi Eki / Serkan Akcan
 
BEŞİKTAŞ KULÜBÜNE TELEFON AÇTIM, BABAMIN ÖDÜLÜNÜ SORDUM. "BİZ GÖTÜRÜP BABANIZA VERDİK" DEDİLER! "NEREYE GÖTÜRDÜNÜZ, FERİKÖY MEZARLIĞINA MI?" DİYE SORDUM...
 
Violet Kostanda... Beşiktaşlı Hristo Kostanda'nın kızı... 14 yılda 12 şampiyonluk yaşamış milli voleybolcumuz.
 
Beşiktaş Kız Lisesi'nde okurken voleybola başlamış... Yıllarca Eczacıbaşı formasını giymiş... Birer sezon daGalatasaray ve Büyükdere Boronkay'da oynamış... Milli takımın vazgeçilmezi olmuş...
 
Formasını giyemediği Beşiktaş Bayan Voleybol Takımı'nda menajer olarak hizmet vermiş... 2008 yılında Fenerbahçe ile anlaşmış. Fenerbahçe'nin şampiyon Bayan Voleybol Takımı'nda menajer olarak hizmet vermiş...
 
Ve sözü VİOLET KOSTANDA'ya bırakıyoruz:
 
Babam 1979 yılında vefat etti. Önce bir kalp krizi, ardından felç geçirdi ve bir süre sonra vefat etti.
 
Babam Beşiktaş'ın 100. Yılında "Yüzyılın Karması"na seçilmişti. Babamın ödülünü alıp Gökçeada'da yaşayan bu kişiye götürmüşler. O da kabul etmiş. Almış kahvehanesine koymuş...
 
Yöneticilerden ismi Mario olan bir kişi: "Ben Hristo'yu buldum" demiş, almış ödülü Gökçeda'ya götürmüş...
 
Sonra kulüpten beni bulduklarında babamın ödülünü sordum... "Biz götürüp babanıza verdik" dediler! "Nereye götürdünüz, Feriköy mezarlığına mı?" diye sordum...
 
Bunun üzerine yeni bir tane ödül plaketi yaptırıp bana ulaştırdılar... Olayı örttüler...
 
SÜLEYMAN AMCA DA ŞAŞIRDI BU İŞE...
 
Gökçeada'da yaşayan şahsa "Violet'i tanıyor musun?" diye sormuşlar... Bir şeyler demiş, geçiştirmiş... "Ben Hristo'yum" diye Süleyman (Seba) Amca'yı da aramış...
 
Süleyman Amca da şaşırmış... Vedii (Tosuncuk) Amca'yı aramış: "Biz Hristo'nun cenazesine gittik... Ben mi yanlış hatırlıyorum?" diye sormuş...
 
(Violet Kostanda ile yapılan röportajı aşağıda izleyebilirsiniz)
 
KOSKOCA BEŞİKTAŞ KULÜBÜ, "HRİSTO KOSTANDO" ADINA HAZIRLANAN ÖDÜLÜ, GÖKÇEADALI "HRİSTO KAPLAN"A NASIL VERİR?
 
Beşiktaş'ı 100. Yılında, tarihte Beşiktaş formasını giymiş futbolculardan altın, gümüş ve bronz 11'ler seçildi...
 
Bu 11'leri oluşturulan jüri ve internet üzerinden gelen taraftar oyları belirledi...
 
Hristo Kostando'nun gelmiş geçmiş en iyi sağ kanat savunucusu olduğu konusunda jüride bulunan Ali İhsan Karayiğit çok ısrarcı oldu...
 
Ancak Hristo Kostanda'ya altın karmada yer verilemedi... Altın karmada 8 sırt numarası doğal olarak Hakkı Yeten'e verildi... Ancak aynı mevkide oynayan ve "tarihte Beşiktaş formasıyla en fazla sayıda maç oynamış futbolcu olma" rekoruna sahip Rıza Çalımbay'a da altın karmada yer vermek gerekiyordu... Rıza'nın birkaç sezon sağ kanat savunucusu olarak görev yaptığı hatırlanarak çözüme gidildi ve altın karmanın2 numarası Rıza Çalımbay oldu... Bu durumda Hristo Kostanda ismi de, biraz da mecburiyetten gümüş karmanın 2 numarası olarak belirlendi...
 
İşin aslını bu şekilde özetledikten sonra şu soruyu sormadan edemiyorum: KOSKOCA BEŞİKTAŞ KULÜBÜ'NÜN "HRİSTO KOSTANDA" ADINA DÜZENLEDİĞİ BU ÖZEL ÖDÜLÜ, NÜFUS KAĞIDINDA "HRİSTO KAPLAN" YAZAN BİR ADAMA NASIL VERİRSİNİZ?
 
Hadi "bilmiyorsunuz" diyelim, bilenlere neden sormuyorsunuz?
 
Ödülü yanlış adama verdiğiniz ortaya çıkınca, ikinci bir ödül hazırlatıp olayın üstünü örterek AYIBINIZA BİR AYIP DAHA KATIYORSUNUZ!
 
BU SAHTEKÂRLIĞI KAMUOYUNA AÇIKLAMAYARAK YALANA ORTAK OLUYORSUNUZ!
 
En az Gökçeada'da yaşayan muhallebici Hristo kadar "TARİH DOLANDIRICILIĞI" suçu işlemiş oluyorsunuz.
 
Olacak şey değil...
 
ÇAKMA HRİSTO'NUN SON DEMECİ: "BEN BÖYLE ŞAMPİYONLUK İSTEMEM... ŞAMPİYONLUK SİVAS'IN HAKKIYDI!"
 
"Beşiktaş'ta oynarken 6 şampiyonluk gördüğünü söylüyor... Daha fazla soru soramıyorum, çünkü gülerek ve nazikçe "çok soru sorma, sıkılıyorum" diye beni engelliyor...(Çok soru sorarsan foyası ortaya çıkacak da ondan!)
 
Ama eklemeden de edemiyor: "Ben böyle şampiyonluk istemem... Şampiyonluk Sivas'ın hakkıydı!" (Emredersiniz... İkinci bir şampiyonluk kupası yaptırıp onu da Sivas'a veririz! Çifte ödüllere alıştık nasıl olsa... Biri sahtesine, biri gerçeğine...)
 
İnsan bu demeçleri okuyunca, içinde barındırdığı cüretkârlığa şaşırmadan edemiyor... Başkasının kimliğine bürünmüşsün, önüne gelen her safı kandırıyorsun, hiç utanmadan başkasının adına düzenlenmiş ödülü alıp kahvehanene koymuşsun, gazetelere verdiğin demeçler yetmemiş, geçtiğimiz Temmuz ayında SKY TÜRK'te yayınlanan "ÇAĞATAY YOLDA" programına bile "Beşiktaşlı Hristo" olarak konuk olmuşsun... Anlaşılan bu kimlik bayağı hoşuna gitmiş... Bol bol reklamın yapılıyor, dükkânına uğrayan Beşiktaşlıların saf Beşiktaş sevgilerini hiç acımadan istismar ediyorsun... İşlerin tıkırında... Bari çeneni tut be adam! Sana mı kalmış şampiyonluğu isteyip istememek? Kurguladığın yalanına sen de mi inanmaya başladın yoksa?
 
İNTERNET KULLANICISI GENÇLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR!
 
Bu yazıyı hazırlarken, bu "SAHTE HRİSTO" efsanesinin internette de epeyice yayıldığını üzülerek gördüm... "Ekşi Sözlük" dahil, bir çok internet sözlüğü, gezi-seyahat-turizm sitelerinde "GÖKÇEADALI BEŞİKTAŞLI HRİSTO" efsanesi almış yürümüş...
 
Ben elimden geldiğince bu sahtekârlığı belgeleriyle ortaya çıkarmaya gayret ettim... Şimdi görev internet kullanıcısı genç insanlara düşüyor... Bu aldatmaca artık son bulmalı... Bu sahtekârlığın tanıtımının yapıldığı her internet sitesiyle bağlantıya geçilip, bu kandırmacaya "DUR!" denilmeli... Tıkladığım sayfalarda gördüğüm kadarıyla, Beşiktaş taraftarının renk sevgisi yeteri kadar istismar edilmiş zaten...
 
Tuğrul Yenidoğan (10.08.2009)

25698 kere görüntülendi.